2018 yılının ilk günlerinde farklı bir yazı yazmak istedim bugün. Evden çalışmak mı, yoksa ofiste çalışmak mı?
2010 senesinden bu zamana kadar hep home office çalıştım. Freelance çalışmaya geçtikten sonra evden çalışmanın çok mükemmel olduğunu savunan kişilerden biriydim ? Valla ? E tabii istediğin saatte yatıyorsun, istediğin saatte kalkıyorsun, istediğin saatte çalışıyorsun, istemediğin saatte canın sıkılıyor çalışmak istemiyorsun. Tatile çıkıyorsun, işimi istediğim yerden yapabilirim, yeter ki bilgisayar ve internet olsun diyorsun. Kulağa çok hoş geliyor de mi? ? Yalan yok, sizin gibi düşünüyordum bende ?
Bazı şeylerin farkına varmam biraz zaman aldı tabii, aşağı yukarı 7 yıl kadar ? Yukarıda anlattıklarımın hiçbirisinin olmadığını görmeye başladım. Evet istediğin saatte yatıyorsun amma velakin istediğin saatte kalkamıyorsun. İstediğin saatte kalksan, istediğin saatte yatamıyorsun. Çalışma saatlerini sen belirliyorsun ama bugünlük bu kadar, paydos diyemiyorsun. Tatile çıkıyorsun, şunu da bitireyim bunu da yapayım derken tatili yiyorsun. Şaka gibi de mi? ?
Odaklanamama ve motivasyonu sağlayamama durumu var bir de… Bu durumu yaşayanlar benimle iletişime geçsin lütfen, ekstra tüyo vereceğim?
Evden çalışmanın -kendime göre- doğru olmadığını ise asıl şu şekilde anladım. Ayıptır söylemesi, insanlarla eskisi gibi rahatlıkla iletişime geçemediğimi ve tabiri yerindeyse konuşmayı unuttuğumu fark edince yaşamımda değişiklikler yapmaya karar verdim. Bu kararı vermek yine de kolay olmadı ?
Özellikle home office çalışanlar çok iyi bilirler. Ev ortamı insana çok güvenilir bir alan sağlar. Namahremdir sonuçta. Yukarıda belirttiğim sebeplerden dolayı da rahatlık vardır ayrıca. O rahat ortamdan, güvenilir alandan çıkmak istemez insan. Amma velakin kazın ayağı öyle değil işte ?
İstanbul’da yaşadığım dönemlerde belli zaman aralıklarında paylaşımlı ofis kullanma deneyimini yaşadım. Eskişehir’e yerleştikten sonra ise epey bir süre bu deneyimden mahrum kaldım. Yoktu çünkü ? Neyse ki artık var. Unit090!
Unit090, Eskişehir’de ilk kurulan paylaşımlı – hazır ofislerden… Konumu o kadar güzel bir yerde ki; tren ile gelseniz yürüyerek 5 dk, otobüsle gelseniz taksiyle 17 dk mesafede ? Üstelik porsuk manzarasıyla mükemmel, vallahi. Yaşamımın büyük bir kısmını Sarıyer – Emirgan – Rumeli Hisarı hattında geçirip, boğaz manzarasını sevsem de… Hani o manzarayı aratmıyor desem, yalannn? Ama çok güzel anılar bıraktığı kesin! Eskişehir candır ne de olsa?
Demem o ki, yaklaşık 3 aydır paylaşımlı ofis kullanıyorum. İlk başlarda aynı sizin gibi -senin gibi- çok kararsız kaldım. O güvenilir alandan hiç çıkmak istemedim. Şu anda ise farklı güzellikler yaşıyorum. İnsanca saatlerde yatıp, insanca saatlerde kalkıyorum. İnsanca saatlerde yatmamdan dolayı, gece atıştırmalarım hiç olmuyor. Her gün gidiş geliş bir saat yürüyorum. Dolayısıyla eskisine göre daha fazla hareket ettiğim için kilo veriyorum. Paydos dedikten sonra sadece kendime vakit ayırıyorum. Belli bir saatten sonra dünya yansa umurumda olmuyor?
Unit090’ın en güzel olayı ise bünyesinde güzel firmaları, girişimcileri, insanları barındırması. Aile gibiyiz bea?Sabahları birbirimize “günaydın” dediğimizde günümüz daha da aydınlanıyor ?
Selam olsun herkese. Bu satırlarda bana eşlik eden Müzeyyen Abla’dan, Neşet Baba’ya… Dilinden dimağından kopan herkese selam olsun?
Bu arada tekrar belirtiyorum; tren garına da çok yakınız, çay – kahve içmek isteyen herkesi bekleriz ?